Barınma, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana bireyin en temel fizyolojik ihtiyaçlarından biri olmanın ötesinde, toplumsal, ekonomik, kültürel ve politik boyutlarıyla da hayatın merkezinde yer alan bir olgudur. Modern dünyanın karmaşık dinamikleri içerisinde barınma, yalnızca fiziksel bir mekân sunma işlevi görmez; bireyin kimliğini şekillendiren, aidiyet duygusunu besleyen, sosyal ilişkilerin sürdürüldüğü ve toplumsal yapının yeniden üretildiği bir mekanizma haline gelmiştir. Ancak günümüzde hızla değişen ekonomik ve sosyopolitik yapılar, küresel göç dalgaları, artan gelir eşitsizliği, kentleşme süreçleri ve iklim değişikliği gibi faktörler, barınma sorununu küresel bir kriz düzeyine taşımaktadır. Bu bağlamda, barınma sorununu toplumsal, kültürel, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla derinlemesine ve eleştirel bir bakışla inceleyen “BARINMA” temalı sayımız için makale çağrısında bulunuyoruz.
Her ne kadar barınma hakkı, 1948 yılından beri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25. maddesinde belirtilmiş ve temel haklar arasında yer alması sağlanmışsa da, bugün içinde yaşadığımız küresel ve yerel dinamikler açısından değerlendirildiğinde, özellikle hızlı kentleşmenin ve otoritelerin barınma politikalarındaki başarısızlıkları, barınma üzerinden yaşanan sosyal adaletsizliklerin derinleşmesine neden olmaktadır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, göç ve toplumsal dışlanma barınma erişiminde kısıtlar yaratırken, barınma hakkı ve mülkiyet ilişkisi arasında artan gerilimler, iklim değişikliğinin neden olduğu afetler ve sonrasındaki süreçlerde dayanıklı barınma çözümlerinin yetersizliği problemleri arttırmaktadır.
Barınma sorununun konut üretiminin arttırılması ile çözüleceği düşüncesi, hesaba katılmayan başka sorunları da üretmektedir. Konut üretiminde piyasa koşullarının ve beklentilerinin şekillendirdiği çözümler, barınma ihtiyacını mekânsal olarak standartlaşmış dar kalıpların içine sıkıştırmakta ve konutu bir meta haline getirmektedir. Böylece barınma, toplumsal normların dayatılmasıyla bireyi disipline eden bir araç haline gelmekte ve kapitalist toplumda emeğin ve üretim ilişkilerinin sürdürülebilirliği açısından merkezi bir rol oynamaktadır. Konut üretimi politikaları, barınma sorununu adil, açık ve haklar temelinde çözmek yerine insanın ehlileştirilmesine, denetlenmesine, sistemin devamlılığını sağlayan bir araç olarak görülmesine neden olmaktadır. İçinde yaşadığımız ekonomik ve politik süreçler sebebiyle toplumda güvenli, sağlıklı, kamusal donatıları sağlanmış barınma olanaklarına erişim gitgide azalmakta; geleceğin barınma ihtiyacını önceleyen ele alışlar gerekmektedir. Bu bağlamda, kapsayıcı tasarım, katılımcı çözümler, geçici barınma, mekânsal adalet, çevresel sürdürülebilirlik, dayanışma ekonomisi, yerel kimlik ve kültürel doku anahtar kavramları ile “barınma”yı yeniden düşünmeye ihtiyacımız bulunmaktadır.
Bu kapsamda, Ege Mimarlık dergisi 126. sayısında, yazarları barınma kavramını mimarlık ve ilgili disiplinler çerçevesinde, insana özgü uygun yaşam koşullarının sağlanmasına ve ayrıca tüm canlı yaşamının barınma olanaklarını, kent faunası ile birlikte yeniden düşünmeye, çağdaş kuramsal yaklaşımlar ve araştırmalar ile tartışmaya katılmaya ve katkıda bulunmaya davet etmektedir.
EGE MİMARLIK 126. SAYISI İÇİN “BARINMA” TEMASI ÇERÇEVESİNDE YANITLAR ARIYOR VE KATKILARINIZI BEKLİYOR!
Tema kapsamındaki makalelerinizi ve görüş yazılarınızı tema metnine ve Ege Mimarlık Yazar Rehberi’ne uygun olarak 25 Aralık 2024 Çarşamba gününe kadar egemim@izmimod.org.tradresine gönderebilirsiniz.
25 Aralık 2024: Makalelerin (tam metin) teslimi
3 Ocak 2025: Makale ön değerlendirme sonuçlarının açıklanması
17-31 Ocak 2025: Makale 1. revizyon tarih aralığı
14-28 Şubat 2025: Makale 2. revizyon tarih aralığı